0 Fısıltı İzmir

Garip ve pek görülmeyecek cins, "s" formunda, estetik bir üstgeçitten karşıya geçtiler, denizin hemen yanına. Apartmanlar öyle uzaktı ki... Hem onlara hem de birbirlerine... Gökyüzünün bu kadar yüksekte olduğunu tekrar burada farkedebiliyordu. İnsanın içine serin bir ferahlık dolduruyordu bu aralıklar. Nefes alabildiğinizi hissediyordunuz burada, rahatlık ve huzur, denizin yumuşatıcı etkisinden herkesin içine dolmuştu...

- Çektin mi içine derin derin
- Evet :)
- Miss gibi deniz. Serin, ferah...
- Balıkçıların önünden geçerken duyduğum burun dağlayıcı, keskin kokuyu bile özlemişim
- Ben de :)
- Baksana şöyle denize doğru. Denize değil ama tam oralara, üzerine...
- Minicik minicik dalgalı...
- Evett! Sanki altında bir sürü insan var ve bu mavi çarşafın altında oynaşıyorlar, ellerini yukarı yukarı kaldırıyorlar... Bir o kaldırıyor, bir öbürü... Müzikal gibi!
- Güzel konuştun :)
- Koşup atlamak geldi içimden tam ortasına :)
- Yapalım mı :) Hadi!
- Dur be manyak... Annemler var
- Hahha sanki annenler olmasa atlayacaksın, salak :)
- Sensin salak... Dur biraz annem bir şey diyo

En kıyıdan yürüyordu, denize en yakın yerden. Kollarını açıyordu çocuk gibi, düşer gibi yapıyordu denize... Oysa kocaman bir kız o... Böyle minik şımarıkları severdi, zararsız...

Annesi ve teyzesinin yüzünde gülümsemeler, onun varlığıyla alakalıydı. Sevinmişlerdi o geldiği için... O an hepsi, hayatlarının kalan kısmında bir daha hiç kötü düşünemeyecek kadar güzel ve temiz gözüküyorlardı

- Bahsetsene annene
- Ya hemen olur mu
- Hemeni ne yahu, sayılı gün zaten
- Ya tamam tamam bahsedicem
- İçin içine sığmıyo ki, görmüyo muyum zannediyosun?
- Ya tamam sus...
- Aşıksın! Aptalsın :)
- Pislik!

* * *

Hiç yorum yok: