3 Fısıltı Mutluluk?

Hep aynı tınıları döndürüp döndürüp dinlerken, parmağını elindeki şarap kadehinin kıvrımlarında gezdirirken, şeffaf, parlak sarımtırak beyaz sıvıya bakıp garip garip şeyler hatırlarken ve kıskandığını kabul etmeyecek kadarcık kıskanırken belli belirsiz...

- Neden?
- Bilmem. Boş kaldım o gidince.
- Peki neden hiçbir şey yaşamamış gibi konuştun onca aranın ardından onunla?
- Azaldım, azalttı beni yaptıkları, şevkimi kırdı olanlar
- Niyeti bu değildi
- Niyeti beni ilgilendirmiyor, ben önümde olanları görüyorum
- Tamam azaldın, şevkin kırıldı peki ama neden konuşmaya karar verdin onla? Hem de bir arkadaştan küçük bir iyilik ister gibi
- Bilmiyorum dedim! Bilmiyorum! İnsan karşısındaki güzel şeyler gidince boşluğa düşüveriyor. Yani yine karşımda olsun istiyorum o güzelliğin
- Hmm. Yani o güzelliğin yine karşında olmasını istiyosun fakat ona "Dön bana" diyecek kadar da bir şey hissetmiyorsun. Onun güzel yanı karşında olsun, o kadar. Yani aslında içinde tutamadığın, ona karşı güçlü bir hissiyatın yok aslında?
- Öyle de denebilir
- Egoizm?
- Evet, noolmuş! Ben bugünü yaşamaktan başka bir çözüm yolu göremiyorum artık. Yarını düşünüp yaptıklarımda sanki planlar tutuyor mu ki? Tutmadığına göre, "bugün"den mümkün olduğunca fazla haz almalıyım ben. Artık buyum ben, evet.
- Hedonizm diyosun
- Üff...
- Pişman mısın?
- Neyden?
- Günlük mutluluklarla yetinecek kadar kalbinin küçülüvermesinden
- Uzun mutluluk diye bir şey yok ki. Uzaktaki o "büyük" mutluluğa ulaşmak için damardan damla damla çekilen kanlara ne demeli? Üzüntülere, olamayışlara, başaramayışlara ne demeli? Değiyor mu ki? Üç ay üz kendini "büyük" mutluluğa ulaşmak için, sonra şanslıysan edin o mutluluğu. Peki sonra?
- E tamam işte, elinde büyük bir mutluluk olacak?
- Her şey orada bitiyor mu zannediyorsun. O mutluluğu kolayca iki saniyede bozabilecek bir sürü şey çıkagelmeyecek mi sanki yeni yeni?
- Evet de, elinde o büyük şey varken küçük sorunlar çözülmez mi ki?
- Neyin büyük/küçük olduğunu kim belirliyor ki? Ben artık toplama bakıyorum. Küçük küçük mutlulukları topluyorum eminim toplamda o "büyük"den daha büyük bir şey olacak elimde.
- Onlar toplanmıyor ki öyle. Birikemiyor yani öyle senin dediğin gibi. Küçük küçük, az az yağan kar gibi o mutluluklar. Yani onlar toplanmıyor işte, eriyorlar o günün sonunda. Sonra arkana baktığında hiçbir şey kalamıyor maalesef. Dolu dolu, lapa lapa yağmalı mutluluk, örtmeli her yerini. Her hücrende hissetmelisin o yakıcı ama serinletici soğuğu. Böyle büyük büyük olmalı, bir anda çok çok yağıp birikmeli ki senin tarihinde soğuk yanık izleri bıraksın, bıraksın ki sonra hatırla o büyük mutlulukları ki sevin, sev kendini. Büyük büyük mutlu olabildiğini, kalbinin ne kadar büyüğebileceğini gör. Ve böylece gelecekte de bu "büyük"lüğün mümkün olabildiğine inanabil. Büyük yağsın mutlulukların ki eritirken zorlan ya da eritmemek için göğüslenecek bir şeyin olsun, yaslan ona, güç al.
- Üfff... Bilmiş bilmiş konuştun yine! Neyse ne, düşünmek istemiyorum artık!

Tüm bu hissiyatlar denizlerin üzerinden aşıp taa onun içine kadar uzandı gayet telepatik bir şekilde. Her ikisi de bu telepatinin varlığından haberdar değillerdi fakat her ikisi de artık bu "mutluluk" denen şey hakkında aynı şekilde düşünür oldular... İçlerindeki "Büyüt, büyütebiliyorsun" fısıltılarına rağmen.

* * *

3 yorum:

hiç kimse hakkında her bi şey dedi ki...

'-Pişman mısın?
- Neyden?
- Günlük mutluluklarla yetinecek kadar kalbinin küçülüvermesinden'
bayıldım.. son cümleye bayıldım özellikle. ben pişmanım, kalbimin günlük mutluluklara razı gelmesine. küçük şeylerle mutlu olmak güzel de, aza razı olmak karakterimize aykırı.. hep daha fazla, hep daha fazla istiyoruz. belki de bu yüzden kaybediyoruz, kim bilir?

hiç kimse hakkında her bi şey dedi ki...

sonsuz bir sessizlik görüyorum karnında.. hatta duyuyorum diyelim :)
beklemedeyim yeni fısıltılarını

si-men dedi ki...

uzak ara
ama geldim nihayetinde
fazla başarılı geldi yazı bana
egoistse o iyi yapıyor,şiddetle destekliyorum
"o"nu özlemiyor belki
ama "o"nun kendindeki güzelliklerini özlüyor
neden ne olursa olsun özlüyor olması değil mi önemli olan?
ya da sen artık bu kadar azla yetinemiyor musun?

ayrıca mutlulukla kar benzetmesi yerinde
zira bir nokta var, somutluk elden kayar gider de, mutluluk zihinde ve kalpteyse eğer nasıl eriyip gidecek? kalbini söküp atarsan ve zihnini silersen o zaman
belki...
yok yok küçük mutluluklar birikir,erimez.