0 Fısıltı Dolu

Dışarıda yağmur yağıyor. Hem de dolu dolu... Taneler düşerken aşağıya, o göğsünü göğe çevirmiş, yüzü yağmur bulutlarından belli belirsiz hale gelmiş güneşe dönük.

Dünyayı garipsiyor. Daha önce hiç görmemiş... Çatılar aşağıda, bulutlar hemen önünde sanki... Başı dönüyor ama çok hoşuna gidiyor bu yenilik

- Gir içeriye, ıslatıyosun ikimizi de
- ...
- Düşeceksin
- ...
- Düşeceksin diyorum! Hem sen korkmuyor muydun yüksekten? Nasıl sarkıyorsun ki böyle. Ya o tutunduğun pencere sökülüverse duvardan?
- Kokla
- Ne?
- Kokla diyorum
- Üff
- Ellerime çarpsın dolu taneleri, acıtsın elimi, kolumu, aptalca güldürsün yüzümü, unuttursun olanları, temizlesin aka aka...
- Gir içeri
- Uzaklarda gürlüyor gök... Burada o kadar güzel ki...
- Salak mısın sen, yarım saatir ıslanıyosun, nesi güzel... Bak halılar da sırılsıklam oldu
- Yeni, yeni, taze, miss
- ...
- Az biraz toprak olsaydı da, keşke onu da koklasaydım içime... Neyse ki, çatıların üzerlerindeki rüzgarla birikmiş kumlar var ki, az da olsa...
- ...
- Bitti artık... Yok oldu, aktı gitti. Ne o beni haketti ne de ben ona layıktım. Yağmur gibi. Ne doyurduk birbirimizi ne de çamur yapmayacak kadar ıslattık... Ne çatlaklarım yumuşadı onunla ne de susuzluğum bitti... Ama yine de bitti... Artık başka yağmurlara... Başka yağmurlara...

* * *

Hiç yorum yok: